29 Ağustos 2009 Cumartesi

yavaşla III - reddetmek

Kendi kendini reddediyor aşk. Bir öğle üzeri yastığa kafanı koyup, artık sonuna gelmiş bir hikayenin son cümlesini kafanda döndürüp duruyorsun.

"…söküp atmalıyım seni içimden. atmalıyım ki nefes alacak yer açılsın bana…"

Sen şimdi kapkara gölgelere rağmen fişi çekebiliyorsan, acı çeken için, bedenin isteklerine arkanı dönüp, tersine de açılabileceğini hiç düşünmediğin o kapıyı - yapana saygından- çarpmadan kapatıp çıkabiliyorsan, yani kafanı kesebiliyorsan,
suskun bir rüzgar seni savurmaya başlamış demek ki…
Red oyum sana…

"…varlığın yokluğuna eşitlendi içimde, seni bana dönüştürdü. Güzelliğim karşısında büyüleniyorum ve bir o kadar da midem bulanıyor. Benim kadar midemin bulantısı. Kocaman insanların arasında, yalnız başına dans edersin hani, dönüp durmaktan miden bulanır. Çok da içkili değilsindir üstelik ve mutlusundur. O kocaman insanlar sana dönüp baktıkça daha çok dans edersin, sen dans ettikçe miden daha çok bulanır…”

Çok kalabalığız burada, zihnimde. Kocaman fikirler, upuzun cümleler, dans eden ben, bendeki sen, sendeki ben…hepsi bir ağızdan konuşuyor, hiç susmadan."

Renkli topların döndüğü rengarenk bir yer/her yer.

not : ışıkları kapat..

Aşk,
rahminden melekleri doğuran, kara kanatlı şeytan. Bundandır ki eline geçirdigi insanoğlunu nefessiz bırakırken, bir yandan da gülümsemesi için zorlayan. Yüzünü iki tarafından iğneleyen aslında
insaniyetinin soytarılığı

Soru: Gerçek delilerden kim korkar?
Sadece gerçek deliler…

…içimdeki demir parmaklıklara bakıyorum, duruyorlar. Demek ki hala buradasın. Ne çok özlüyorum seni, hiç tanışmamışız gibi. Yoldan geçen adam kadar tanıdık yüzüne inat, mıknatısın artı ucunda duruyor kokun. Kollarını boynuma dolayıp , burun deliklerimden girip zihnimi karışıtıran kokun bin yıllık, sesin yabancı.

ne demiştin bana öyle?

Tek bir kelime üzerine yazmaya başlıyorum, satırlar satırları getiriyor. Ben yazdıkça, sen hafifliyorsun, çözülüyorsun durduğun yerde. Tek bir iplik kalmış çekmediğim. Elim gidiyor, geri çekiyorum. Yara kabuğu gibisin, koparsam seni canımın acısına rağmen. Kanasan sen de doya doya. Yalnız olsak, yapayalnız kalsak, bir başımıza,
ilişmesek…

Çözülüp de hiçbir şey kalmayınca senden anladım,
hiç olmamışsın.
Ve ben
sana ayıp etmişim, insanlığıma verebilir misin?

Tek nefeste gidersem,
Beni affeder misin?

1 yorum:

dekuki dedi ki...

inanılmaz iyi... takipçinim bundan böyle :)